- sanmak
- saymak, sayılmak; sanmak, I, 68; I I, 28bkz: sak ış, sakmak, samak, sanamak
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
sanmak — nsz, ır 1) Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek Sahiden hasta sanıyorlar, tebdilihava tavsiye ediyorlardı. S. F. Abasıyanık 2) Gibi gelmek, farz etmek Bu hareketimi tamamıyla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
elifi mertek sanmak — çok cahil olmak Bir şişe görürsün, üstünde ilaç yazar. Benim gibi elifi mertek sanan takımdansan şurup sanır içersin, zehirlenir ölürsün. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
Karamürsel sepeti sanmak — bir kimse veya şeyi ufak, önemsiz saymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
her gördüğü sakallıyı babası sanmak — şaka görünüşe aldanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adam sanmak — karşısındakine olduğundan fazla değer verme yanlışına düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini bir şey sanmak — kendini olduğundan çok değerli görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini matah sanmak — kendini olduğundan daha fazla değerli kabul etmek Bunu kendini matah sanmış bir Batılı aydın olmanın kefareti olarak yaptığını söylemiş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
canım dese canın çıksın diyor sanmak — birinin en gönül okşayıcı sözleri bile kendisine dokunmak, batmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şey sanmak — bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak, değerlendirmede yanılmak Tüccar deyince biz de onu bir şey sandık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sanısına kapılmak — sanmak, zannetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük